|
STAR ANA HABER BÜLTENİ'NDE BİR HABERİ İZLERKEN HEM ÇOK ŞAŞIRDIK HEM DE ÇOK GÜLDÜK! OLACAK İŞ DEĞİLDİ! AMA BURASI TÜRKİYE'YDİ! STAR ANA HABER GÜNÜN HABERİNİ YAKALAMIŞTI!
TEBRİKLER... 
HABER HEM ÖZEL HEM DE GÜZEL... HABERİN KONUSU : TCDD'NİN (TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET DEMİRYOLLARI) GENEL MÜDÜRLÜK TELEFON SANTRALINDAKİ BEKLEME MÜZİĞİ... "KARA TREN GECİKİR, BELKİ DE HİÇ GELMEZ..."
EVET! TCDD'YE TELEFON EDİYORSUNUZ VE ARADIĞINIZ KİŞİYİ BEKLERKEN "KARA TREN GECİKİR, BELKİ HİÇ GELMEZ" TÜRKÜSÜNÜ DİNLİYORSUNUZ... YAVUZ BİNGÖL'ÜN YORUMUYLA... OLACAK İŞ Mİ? STAR ANA HABER'İN BİR DE ÖNERİSİ VARDI TCDD'YE : "BEYLER SİZE 'TREN GELİR HOŞ GELİR' TÜRKÜSÜNÜ TAVSİYE EDİYORUZ..."DEDİLER...
---ooo///ooo--- |
|
|
AKŞAM Gazetesi
Çiş kazası! (Yorumsuz!!! Gülsek mi, Ağlasak mı?!!!)
Güneş Gazetesi'nin dünkü manşeti tam evlere şenlik türündendi. Habere bakın lütfen... 'Tuvalete gitmeye üşenen otobüs sahibi, çişini yaptığı poşeti, otobüs şoförüne haber vermeden araçtan dışarı atmak isterken, düşüp öldü!' Eeeee... Rahmetli 'çiş yoluna' gitti ama konu burada kapanmıyor ki... Otobüs şoförü İrfan Yılmaz hakkında dava açılmış : - Tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyetten! Şoförün 2 - 5 yıl arası hapsi isteniyormuş!
|
Haber bu... Demek ki neymiş efendim? Bundan böyle otobüs şoförleri tuvalete gitmeye üşenen yolcuların varlığını dikkate alarak tedbirli davranacak. '10 dakika ihtiyaç molası' demek yetmiyor! Ya?.. Şoför, tek tek yolcuları dolaşacak... 'Bak amca, teyze' diyerek sıkı sıkı tembih edecek : - Çişiniz var mı? - Hık mık... - Çişin varsa ya şimdi yap, ya varacağımız yere kadar tut! - ......?! Şoför devam edecek tembihlerine : - Sakın öyle poşete moşete çişinizi yapıp, kapıdan pencereden aşağıya atmaya falan çalışmayın ölürsünüz! Bizim merakımız başka? Bu 'fıkra gibi' haberi biz şimdi nasıl adlandıracağız? Adli vak'a mı? Trafik kazası mı? Her gün ülkemizde onlarcasına rastlanan 'vak'a-i âdiye' mi? 'Dumural durum' mu? Yoksa bu bir az rastlanır türden 'Çiş kazası' mı?!.
---ooo///ooo--- | |
|
Şoför
Bir gün taksiye binen bir müşteri şoföre bir şey sormak için hafifçe omzuna dokunur. Şoför bir çığlık atıp, direksiyonun kontrolunu kaybeder, bir otobüse çarpmak üzere iken direksiyonu kırar, kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı durdurur; arkaya dönüp müşteriye : "Hayatta bir daha bunu yapmayın!" diye bağırır. Müşteri ise sakinlikle bir ufacık dokunmanın onu bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemediğini söyler. Bu arada kendini toparlamış olan şoför, müşteriye dönüp : "Haklısınız, aslında sizin kabahatiniz yok" der. Bugün benim ilk taksi şoförlüğüm. 25 senedir cenaze arabası şoförüydüm.
---ooo///ooo-- | |
|
NASIL BİR TOPLUM OLDUK...?
Bir alışveriş merkezinde usulüne uygun park ettiğiniz aracınızın çıkışı, usulsüz park eden bir başka araç tarafından engellenmiştir. Anons yaptırırsınız. Uzunca bir bekleyişten sonra gencecik bir delikanlı gelir.
- "Yaptığını beğendin mi?" - "Ne var bunda; anonsu duyduk, geldik işte!" - "Ama ben sana anons yaptırmak için zaman harcadım, bu sıcakta bir sürü yol teptim ve ben her halde senin baban yaşında olabilirim." - "Babam olsaydı, anons yaptırmaya gerek kalmadan buradan çıkardı. - "Baban her halde helikopter kullanıyor olmalı."
---ooo///ooo--- |
Dolmuş Parası
12 - 13 yaşlarında bir çocuk annesiyle beraber dolmuşa biner, iki kişilik koltuğa otururlar ve anne sadece tek kişilik para uzatır. Dolmuş şoförü kadına dönerek; - Abla çocuğun ücretini vermeyecek misin? Kadın; - "Yumruk kadar çocuktan da para alınır mıymış hiç" der. Biraz gittikten sonra yerler dolar ve ayakta kalan bir yolcu için şoför kadına dönerek; - "Abla çocuğu kucağına alır mısın?" deyince, kadın; - "Eşşek kadar çocuk kucağa mı alınırmış?" der. |
|
---ooo///ooo---
Tek yönlü bir yolda bir bayan aracını usulsüz park ederek trafiği bloke etmiştir.
- "Hanımefendi, aracınızı böyle bırakamazsınız." - "Hemen geliyorum, bir dakika bekleyin." - "Hanımefendi, bir saniye de olsa bekleyemem. Bakın arkamda da araçlar birikti." - "Bir dakika dedim, canım. Ne sabırsız şeysiniz siz öyle." - "Hanımefendi, bunun sabırla ilgisi yok. Yolu kapattınız." - "Amaan bugün de herkesin heyheyleri üzerinde."
---ooo///ooo--- |
|
Taksici
Bir gün hava alanında bir taksicinin yanına bir adam ile çocuğu gelir. Adam taksiciye bu benim çocuğu şu adrese götür; al bu da paran der. Daha sonra, "Ama sakın o bir şeyler söylerse cevap verme, daha kötülerini de söyler der". Taksici "Olur abi." der ve arabaya atladığı gibi gaza basar. Çocuk takside başlar, "Benim annem mimar olsa, babam mühendis olsa ben şu olurum. Babam doktor, annem öğretmen olsa ben şu olurum, annem bu olsa, babam şu olsa ben bu olurum" diye sayar. Adam dayanamaz ve bak sana bir soru; "Annen orospu, baban pezevenk olsa sen ne olurdun?" der : Çocuk hiç vakit kaybetmeden "Taksi şoförü." der.
---ooo///ooo---
|
|
Sağa dönüşte, tam köşe başında bir bey aracını park etmektedir.
- "Beyefendi, aracınızı böyle bırakmayın; burası iyi bir yer değil." - "Nesi varmış?" - "Köşe başı. Dönerken açıktan almak zorundayım. Gelen araçların önüne düşerim." - "Bana ne, düşme." - "Bakın, kaza olur; size de sürtebilirim." - "Sürt de göreyim bakayım, seni!!."
---ooo///ooo--- |
|
Volkswagen
Kadının biri, balayından yeni döndüğü halde mutlu görünmeyen arkadaşına sorar : - Kuzum, senin neyin var? - Daha ne olsun? Balayım tam bir fiyasko ile neticelendi. - Neden? - Evlendiğim adam, Volkswagen'e benziyor. - Darılma ama, ben bu benzetmeden hiçbir şey anlamadım. - Anlamayacak ne var. Arkasında egzostlu bir motor, önünde ise hiçbir şey yok.
---ooo///ooo--- |
|
Benzinlikte maço benzin almış ama pompanın önünden ayrılmıyor. Çünkü cep telefonu ile konuşmaktadır.
- "Kardeşim benzin aldıysanız, lütfen ileri gider misiniz?"
Bir süre beklersiniz. Tekrar uyarırsınız.
- "Kardeşim yürüsene!!" - "Ne istiyorsun lan?" - "Bir şey istediğim yok. Yürürsen ben de benzin alacağım." - "Pompanın öbür yanı boş; oraya geçsene." - "Kardeşim, ben burada sıraya girmişim. Şimdi geri manevra yapıp, senim keyfin için pompanın niye öbür tarafına geçeyim? Hem bak, pompanın öbür yanına da araç girdi." - "Gitmiyorum, babanın yeri mi burası?"
Aracının anahtarını alır ve benzinliğin dükkânına gider.
---ooo///ooo--- |
|
Evinizin önünde, sabahın erken saati maganda kornasına abanmış, ortalığa ayağa kaldırmış.
- "Hayrola beyefendi, birini mi bekliyorsunuz?" - "Sana ne? Herhalde seni beklemiyorum." - "Şüphesiz. Ama herkesi rahatsız ediyorsunuz." - "Sen ayaktasın. Niye rahatsız olacaksın ki?" - "Ben kendim için değil, bu binada oturan insanların rahatsızlığından bahsediyorum. Hastalar var, bebekler var." - "Sen onların avukatı mısın? Rahatsız olan gelsin, kendi söylesin."
---ooo///ooo--- |
Otobüste Cep Telefonu Otobüs hareket etmeye başladıktan sonra hanzonun biri cep telefonuyla konuşmaya başlar. ''Hemşerim naber, nappıyon...........?'' Bunu gören muavin hemen adamın yanına gider ve pardon beyefendi otobüste cep telefonuyla konuşmak yasak der. Hanzonun lâfı çok ilginçtir. ''Hemşerim bak şimdi ne dicem, otobüste cep telefonuyla konuşmak yasakmış, sen konuş ben dinliyom o zaman'' |
 |
|
---ooo///ooo---
Trafik Polisi ile takaza size yeşil yanmış, ama polis ısrarla kırmızı istikametinden gelenlere yol vermekte.
- "Memur Bey, bize yeşil yanıyor; siz halâ kırmızıda geçiriyorsunuz." - "Bizim işimizi bize siz mi öğreteceksiniz?"
Ninem çok kullanırdı :
- "Hasbinallah, Allah'ım bu insanlara akıl fikir ver."
---ooo///ooo--- |
|
Yavaşla
Adamın biri yeni aldığı arabasıyla otobana çıkmış, arabasını deniyor. Yol boyunca tabelâlar görüyor. "YAVAŞLA 50 km " Hızını 50 km/s'ye düşürüyor. "YAVAŞLA 40 km " Hızını 40 km/s'ye düşürüyor. "YAVAŞLA 30 km " Hızını 30 km/s'ye düşürüyor. "YAVAŞLA 20 km " Hızını 20 km/s'ye düşürüyor. "YAVAŞLA 10 km " Hızını 10 km/s'ye düşürüyor. Ardından bir tabelâ daha; "YAVAŞLA'ya HOŞ GELDİNİZ:))) | |
|
---ooo///ooo---
Nedim Yurteri
Geçenlerde TV'de bir haber gördüm. 03.07.2003 – 10:10 (Yahoo! Trafik Grubu üyelerine Outlook Express ile gönderilen mail'den alınmıştır.)
Bir araç trafik kazası yapmış, yolun kenarına alınmış, hemen yanında da bir adam yaralı olarak yerde yatıyor... Başında bir kalabalık.
Trafik Polisi de gelmiş... Belli ki cankurtaran bekliyorlar...
Ancak adamın biri kalabalığı yararak yaralıya yaklaşıyor ve herkesin, kameraların (dolayısıyla milyonların), polislerin önünde yaralıya "Kelime-i şehadet" getirtmeye çalışıyor... Yaralı kıpırdamaya çalışıyor, o zorluyor... Hiç kimse de müdahale etmiyor... En sonunda yaralı can havliyle adama sırtını döndü ve adam da zorlamadan vazgeçti. Veya en azından ondan sonrasını göremedik.
Şimdi merak ediyorum :
1 - Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz? 2 - Siz olsanız ne yapardınız? 3 - Trafik polisi ne yapmalı idi?
Beni aydınlatırsanız sevinirim. Saygılar.
Sayın Nedim Yurteri ilginç bir gözlemini gruba yansıtmış. Soruyor. Ben de kendi açımdan cevaplandırıyorum :
Soru : Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz? Cevap : Son derece ilkel ve içler acısı!!!
Soru : Siz olsanız ne yapardınız? Cevap : Topluluğa şöyle derdim : "Arkadaşlar aranızda hekim ya da sağlık mensubu varsa yaralıya o baksın. Diğerleri uzaklaşsın. Şu anda yaralının ihtiyacı açık hava ve oksijendir.
Soru : Trafik polisi ne yapmalı idi? Cevap : Benden önce yukarıdaki konuşmayı trafik polisi yapmalıydı. Yaralıya kelime-i şehadet getirtmeye çalışan ilkel adamı da (!) olay yerinden uzaklaştırmalıydı.
---ooo///ooo--- |
|
Motoru Sıcak Tutacaksın!
80'lik ihtiyar 20 yaşındaki kıza âşık olur ve evlenirler. Küçük kasabada büyük olay yaratan evlilik memnun, mesut devam ederken, bir yıl sonra ihtiyar, karısını doğum yapmak üzere hastaneye getirir. Herkes şaşkınlık içindedir. Derken hemşire gelip adamı tebrik eder; "Bu mükemmel bir şey! Bu yaşta bunu nasıl başardınız? "Eee" der ihtiyar... "Motoru sıcak tutacaksın kızım!" Ertesi yıl ihtiyarın 20'lik karısı tekrar hamile kalır. Ve aynı hastaneye gelirler. Hemşire yine büyük bir şaşkınlık içinde... "Tebrik ederim, bu olağanüstü bir şey!" Deyince ihtiyar kıs, kıs güler, "Sana söyledim. Motoru sıcak tutacaksın !.. Bir sonraki yıl ihtiyarın karısı yine hamiledir. Ve karısı doğumhanede iken gelen hemşire ihtiyara; "Vay be ne erkekmişsin!" der. İhtiyar, "Motoru sıcak tutacaksın" diye cevap verince; Hemşire dayanamaz ve atılır: "Eh artık yağı değiştirsen iyi olacak. Bu defa ki zenci!"
---ooo///ooo--- |
|
Bünyamin Tokmak Baha Bey;
Sanırım 2 aydır Kemer yönüne gitmemişsiniz. Tüneller yaklaşık 1,5 - 2 aydır ışıl ışıl. (Son 1 haftada sönmediyse...)
Dr. Baha Kızılırmak (Oropedi Uzmanı) Antalya /04.07.2003 – 10:31 Outlook Express Mesajı
Herkese iyi günler, Antalya Kemer arasında iki adet tünel bulunmaktadır. Biri kısadır ama diğeri uzundur. Bu köprülerin içinde bir sürü lâmba var, ama bunların hiçbiri yanmaz. Sanırım elektrik gideri ile aydınlatmanın ikamesi ile ilgili kurumlar arasında mutabakat eksikliği buna neden olmaktadır.
Bunun dışında daha ilginç bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Bu tünellerin girişinde " farlarınızı yakın" diye bir trafik levhası vardır. Durun acele etmeyin esas ilginç olanı çıkıştaki levha : " farlarınızı kapatın" !
Tam bir kara mizah gibi. Bir yandan "farım da açık, yolum da açık" kampanyaları düzenleniyor. Gündüz far yakma kampanyaları yapılıyor. Öte yandan devletin resmî trafik levhaları ile farların kapatılması isteniyor. Üstelik gece yolculuk yapanlar da farlarını kapatsın mı?
Türkiye'de gündüz far yakma yasak mı? Gündüz far yakma iyi mi? Gündüz far yakma zorunlu olmalı mı?
Saygılar
Benim gördüğüm kadarıyla Türkiye'deki tüm tünellerde (otobanlarda) ezelden beri asılmış, anlamsız bir levhadır. Farları yaktırdın ne diye kapattırıyorsun? Bir sakıncası mı var gündüz far yakınca? Ne olacak? En fazla halojen ampul bitecek; yedeğinde varsa onda da sorun yok!
---ooo///ooo--- |
|
Taksicilere El Salla
Nasıl yağmur, nasıl fırtına, kahramanımız bir taksiye el ka ldırır, taksi durur.. Bizimki gideceği yeri söyleyince, taksici kızarak "ohoo orası çok yakın, alamam seni" der ve gazlar gider.. Bizimki çok bozulur ama sonra bi şekilde evine gitmeyi başarır.. Ertesi gün şans eseri bir bakar ki, dün geceki taksici, evinin önündeki taksi durağındadır ve üçüncü sıradadır.. Hemen plân yapar ve ilk taksi şoförüne yanaşır : - Ataköy'e kaça götürürsün?" - 5 milyon. - Sana 20 milyon veririm ama bana bi kere verirsin! - Hadi be sapık mısın, defol..! Bizimki bu cevabı alınca ikinci sıradaki taksiye yanaşır. - Ataköy'e kaça götürürsün? - 5 milyon. - Sana 20 milyon veririm ama bana bi kere verir misin? - Vay sapıkkk vayy defol!!! Sıra üçüncü taksiciye, yani bizim taksiciye gelmiştir.. Kahramanımız yanaşır : - Ataköy'e kaça götürürsün? - 5 milyon. - Peki sana 20 milyon veririm, ama bir şartım var. - Nedir? - Giderken diğer taksicilere el sallıyacaksın. - Ne demek, tabi ki sorun değil... ....... olaylar gelişir :))
---ooo///ooo--- |
Milliyet Gazetesi
Vallahi Alt geçitten geçiyor!
Polislerin yoğun denetimine karşın trafik kurallarına ne araçlar ne de yayalar uyuyor. İşte bu fotoğraf da yaya alta geçidinin yeni modeli! İstanbul'da bir bayan bu uyarıyı herhalde ya yanlış anlamış olacak, ya da acelesi nedeniyle panonun altından geçiyor.
Uzmanlar, trafik kazalarının en aza indirilmesinin kurallara uymaktan geçtiğini bir çok defa söylemesine karşın, yapabildiğimiz en iyi şey, kuralları çiğnemek.
---ooo///ooo--- |
Bisiklete Ceza
Komiser, son zamanlarda polislerin trafik cezası kesememelerinden şikayetçidir ve "Eğer yarın da bir tane dahi olsa ceza kesmeden gelirseniz hepinizi sürdürürüm." diye tehdit eder. Ertesi gün bizim polisler yol kenarında pusuda beklemeye koyulurlar. Fakat ne gelen var ne de giden. Artık akşam olmuştur. Bizimkiler kara kara düşünürken bir de bakarlar ki karşıdan köylü Mehmet emmi bisikletiyle geliyor ve tabi ki hemen durdurulur. - Akşam akşam nereye böyle? diye sorar bizimkiler. - Kasabada işim vardı da şimdi köye dönüyorum. - Pekalâ, ya karanlıkta giderken önüne kurt, kuş çıkarsa, sakıncalı değil mi gece bisiklete binmen? - Ne yapalım evlâdım, önümde Allah arkamda Muhammed gidiyoruz işte... - Neeee, demek bisiklete üç kişi binersiniz ha...!
---ooo///ooo--- |
Düzenleyen Emin - 19 Şubat 2009 Saat 08:27
|