http://www.bilgiustam.com/resimler/2008/04/yanma.gif"> Motorlarda Yanma Odaları
Görevi
Piston Ü.Ö.N. de iken üst tarafında kalan boşluğa yanma odası denir.
Yanma olayı yanma odasında gerçekleşir. Yanma olayının sonucunda
yakıttaki kimyasal enerji önce ısı enerjisine dönüştürülür. Ortaya
çıkan ısı enerjisi piston biyel mekanizmasıyla da mekanik enerjiye
çevrilir. Motorlarda genellikle yanma odası silindir kapaklarında
bulunur. Bazı motorlarda ise yanma odasının bir kısmı piston üzerinde
mevcuttur. Motorlarda iyi bir karışımın oluşmasında ve iyi bir yanmanın
gerçekleşebilmesinde yanma odaları büyük bir rol oynar. Yanma odaları
pürüzsüz ve küçük yüzeyli bir hacme sahip olması gerekir. Yanma
odasının şekli genellikle supapların konumuna göre belirlenmektedir.
Temel Yanma
Bir mumdaki alev, motorlardaki yanmanın basit halidir ve temel yanma
ile bağıntılıdır. Fakat motorlarda bu daha farklıdır çünkü gaz değişim
işlemleri atmosfer basıncının üzerinde gerçekleşir. Motor içinde
gerçekleşen yanma biraz karmaşıktır ama temel prensipler geçerlidir.
Benzin, hidrokarbon temelli bir yakıttır ve yanma için çok küçük
parçalara ayrılması yani bilinen ismiyle atomize edilmesi gerekir. Bu
aslında atomlarına ayrışmak demek değildir fakat bu şekilde
adlandırılmaktadır. Benzin sıvı haldeyken kendi kendine yanamaz. Benzin
atomize edildiğinde laminer bir yanma oluşturur ve bu yanma yaklaşık
olarak 0.5 m/sn ‘lik bir hıza sahiptir. Bir karşılaştırma yapmak
gerekirse, asetilen-hava karışımı 1.58 m/sn ‘lik bir yanma hızına
sahiptir. Bu yavaş yanma hızı, benzin yakıt olarak kullanıldığında
içten yanmalı motorlarda ilginç bir soruna yol açar.
Metrik ölçülerin kabul edilip kullanılmaya başlandığı zamanda,
silindir için 100 mm çap ve yanma için ideal bir bölge verilmişti.
Benzin bu mesafeyi 100 milisaniyede katediyordu. Problem şu ki, motor
3000 devirdeyken yanmanın gerçekleşebilmesi için sadece 10
milisaniyelik bir zaman dilimi kalıyordu. Bu durumda çalışmayı
sürdürebilmek için farklı bir kuvvete ihtiyaç olduğu çok açıktı. Çünkü
benzin motorları büyük ölçüde 3000 dev/dk ‘dan daha yüksek hızlarda
çalışıyordu. Bu noktada anahtar cümle: yanma hızının arttırılmasıydı.
Zamanla tespit edildi ki, yanma motor içerisinde piston çapı boyunca
10 ila 25 m/sn arası hızlarla hareket ediyordu. Bu hız daha önce tespit
edilmiş hızdan çok daha yüksek ve bu da benzinin neden motor yakıtı
olarak kullanıldığının en açık cevabıdır. Yanma hızını arttırmak için,
mutlaka türbülanslı bir yanma gerçekleştirmek gerekir. Bu türbülansı
sağlayabilmek için, başarılı bir yanma odası tasarımına ve sıkıştırma
çevrimine ihtiyaç vardır. Yanma sürecinde, türbülanslı hareketin
etkisiyle alev yanma olmayan boş bölgeye doğru hızla ilerler. Difüzyon
hareketinin büyük ölçüde sıkıştırma ile alakası vardır ve bu dizel
motorlarında buji ile ateşleme işlemi olmadığından daha iyi
gerçekleşir. İdeal olarak, yakıt çok güzel bir enjektör sistemiyle
püskürtülmeli, türbülanslı hava hareketiyle yakıt damlacığındaki
buharlaşmış yakıt ve yanma ürünlerini süpürmeli, bu şekilde yanma
hızını arttırmalıdır.
Gerçek yanma işlemi ön alevle başlar ve pistonla beraber genişler,
bu çevrim pratikte çok karmaşıktır. Bu noktada kimyanın bütün
inceliklerini kavramaya gerek yoktur fakat termodinamik kanunlarını,
enerjiyi ve enerji dönüşümlerini iyi bilmeye ihtiyaç vardır. Birinci
kanun, “enerji tamamen yok edilemez sadece hal değiştirebilir” der. Bu
motorda basitçe görülür, enerji önce ısıya sonra harekete ve daha sonra
tekrar ısıya dönüşür. İkinci kanun çok daha karmaşıktır fakat özetle
şunu biliyoruz ki, enerji sabit bir yönergeyi izler ve asla sapmaz.
Örneğin, ısı mevcut enerjisi ile dışardan bir kuvvet etkimeden sadece
sıcaktan soğuğa doğru hareket eder. Termodinamik kanunları ısı
transferinin doğrudan piston kalıbı-kursu ile soğutma sistemi arasında
olduğunu ve ısıl verimin bu kalıp içerisindeki sıkıştırma oranıyla
değiştiğini kabul eder.
Genel ve bilinen motor kıyaslamalarına göre fazla hava
pompalanmasının daha büyük bir güç çıkışı sağladığı tespit edilmiştir.
Bu inkar edilemez bir gerçektir fakat hava kendi başına bunu başaramaz
ve mutlaka verimli bir yanma olayının gerçekleşmesi gerekir. Bu sebeple
motordaki yanma odasının etkilerini incelememiz gerekir.
Yanma Odası
Christian Huygen, 1673 yılında ilk motoru icat etmiştir. O bunu sadece
suyu yaşadığı yerdeki Seine ıramığdan bahçelere taşıyabilmek için
geliştirmiştir. İlk zamanlarda yanma odası silindir için basit bir
kapak düzeneğinden farklı değildi. Yanma odaları dizaynındaki asıl
atılım, sübaplı motorların silindir kafasında oluşan türbülansı
keşfeden Ricardo sayesinde gerçekleşmiştir. 1900′lü yılların başında
sıkıştırma oranları 6 seviyelerindeydi. O zamanlar yakıtın oktan
değerleri 60-70 arasında değişmekteydi. Sonraki 10 yıl içerisinde yanma
odası bir motor karakteristiği olarak kabul edildi. En büyük atılım
1951 yılında Chrysler firmasının yarı-küresel yanma odası kullandığı V8
motorunu tanıtmasıyla yaşandı. Günümüzde daha iyi yanma ve güç artışı
üzerine çalışmalar belirli bir çizgide ve ufak atılımlarla devam
etmektedir.
Yanma odası dizaynı gelişimi için birkaç ölçüt vardır. Ön alevin
yanma odasını katetmesi için gereken mesafe azaltılarak optimum şekilde
ayarlanmalıdır. Bu ayarlama buji elektrodu ile benzin karışımı
arasındaki mesafenin azaltılmasıyla gerçekleştirilebilir. Bu sayede
daha yüksek potansiyele sahip motor hızları ve daha fazla güç üreten
tasarımlar yapılabilmesini mümkündür. Anormal yanma yani daha iyi
bilinen ismiyle patlamalı yanma, yanmaya ilave olan ön alevin
başlamasını geciktirdiği için yavaş yanmaya neden olur.
Her buji piston üzerinde orta pozisyonda ve egsoz subabına yakın
yerde konumlandırılmalıdır. Çünkü bu bölgelerde en türbülanslı ve sıcak
noktalar oluşmaktadır. Buna ek olarak egsoz subabı, içeri giren taze
havanın ısı transferini limitlemesi açısından mümkün olduğunca emme
subabından uzak olmalıdır.
Burada yanmanın hızlandırılması ve iyileştirilebilmesi için, yeterli
derecede türbülansa ihtiyaç vardır. Fakat türbülansın çok fazla olması
da, ısının yanma odasından çıkmasına ve gürültülü yanmaya neden
olacağından bu dengeli yapılmalıdır. Buradaki türbülans miktarı,
dışarıdan ilave bir giriş portu veya içten bir sıkıştırma
yastığı-plakası kullanılarak ayarlanabilir. Silindir kafasının üst
kısmı ile piston kafası arasındaki mesafe ölü hacim veya sıkıştırma
hacmi olarak adlandırılır.
Eksantrik dizaynı ve subap sayısı yanma odasında subap yerleşimi ve
açık kalma sürelerine bağlı olarak birtakım etkilere neden olurlar.
Termodinamik kanunları ile sunulan ideal bir motor, ısıl verim için
yüksek sıkıştırma oranına, hızlı yanma gerçekleşen bir oda tasarımına
ve ani gaz tepkisine sahiptir. Bunlar, motorun oktan sayısına
toleransını ve Nitrojenoksit emisyonları üretiminin limitlendirilmesi
özelliğini arttırabilmek için zorunludur. Bu zehirli artık gazın
oluşumu için gerekli üç şey vardır; ısı, basınç ve maruz kalma süresi.
Yüksek sıkıştırma oranları, silindir basıncını arttırarak ve daha küçük
bir bölgeye daha fazla ısı enerjisi yükleyerek, Nitrojenoksit üretimini
arttırır. Bu fenomen yüksek yanma hızıyla yani üçüncü elementin(maruz
kalma süresinin) dezavantajını yokederek engellenebilir. Bu sayede
emisyonlar büyük ölçüde azaltılmış olur.
Diğer faktörler bujinin yerleştirildiği bölgede yapılan birtakım
değişiklere ve kullanılan materyallere dayanır. Daha önce de
belirttiğimiz üzere, alevin silindir kafasının tam orta bölgesinde
başlaması daha yüksek basınçla çok daha hızlı bir yanma gerçekleşmesini
mümkün kılar. Güç üretiminde emisyonları ve oktan toleranslarını göz
önünde bulundurduğumuzda, silindir içi basıncının mümkün olduğunca
çabuk artması gerektiği anlaşılır. Bu sayede de pistonun iş zamanında
daha hızlı genişleyip, daha fazla kurs hacmi boyunca güç üretimi
yapılması sağlanır.
Birçok performans tipi silindir kafası alüminyumdan üretilir çünkü
hafiftir, kolay işlenir ve port açılabilir bunun yanında ısı dağıtımını
daha iyi gerçekleştirir ve yüksek sıkıştırma oranlarını mümkün kılar.
Ama mükemmel bir ısıl verimde ve bütün şartlar aynı düşünüldüğünde
dökme çelikte güç üretimi daha kolaydır. Çelikten alüminyuma dönüşüm
yapılırken aynı ısıl verimi elde edebilmek için sıkıştırma oranını bir
kademe arttırmak gereklidir. Bunun nedeni ise, çeliğin ısıyı bünyesinde
daha fazla saklaması ve genişleme zamanında bunun kullanılmasıdır. Bu
dönüşüm yaparken dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır.
Hidrokarbon emisyonları yanma odasındaki karışımın dış katmanında
bulunur ve karışım yanma odası duvarlarında büyük nümerik oranlarda
soğumaya uğrarlar. Alev yanma odası duvarına yaklaşırken sönümlenir ve
arkasında hidrokarbonlu bir katman bırakır. Yarı-küresel yanma odası en
iyi hacimsel oranı sunar.
Yanma Odası Çeşitleri ve Yapısal Özellikleri
İdeal yanmanın gerçekleştirilebilmesi için motorlarda en çok kullanılan yanma odaları aşağıdadır;
- Çatı tipi yanma odası
- Yarı küresel tip yanma odası
- Kama tip yanma odası
- Küvet tip yanma odası kullanılmaktadır.

Çatı Tip Yanma Odası
Bu tip yanma odaları her silindirde dört supap bulunan motorlarda
kullanılmaktadır. Bu yanma odalarında buji yanma odasının tam ortasında
yer almaktadır. Bu durum etkin ve hızlı bir yanmanın gerçekleşmesini
sağlamaktadır. Ancak supap mekanizması nedeniyle silindir kapağı büyük
boyutludur. Bu tip yanma odaları bir binanın çatı arasına benzemesi
nedeniyle çatı tip yanma odaları denilmektedir. Çatı tip yanma odaları
yarı-küresel tipine benzer olduğundan birbirlerine yakın özellikler
gösterirler. Aşağıda Hemi(yarı-küresel) yanma odasının özellikleri
verilmektedir.
Yarı–Küresel Tip Yanma Odası
Bu tip yanma odaları aynı hacimdeki diğer yanma odaları ile
karşılaştırıldığında en küçük yüzey alanına, en az ısı kaybına ve en
fazla ısıl (termal) verimliliğe sahip yanma odalarıdır. Bu odalar
verimlilik kazancı adına diğer unsurlardan en az miktarda ödün
verilecek şekilde dizayn edilmiştir. Subaplar, orjinal Chrysler Hemi’de
yanma odası çevresinde 58.5 derecelik açıyla ve tam olarak krankmilinin
merkez hattına denk gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Bu pozisyon,
subaplar açıldığında içeriye büyük miktarda hava akışı sağlar. Aynı
zamanda karışımın daha efektif bir şekilde çapraz akış hareketi
yapabilmesini ve taze karışımın egsoz subabındaki ısı transferinin
limitlenebilmesini mümkün kılar. Daha önceden hatırlayacağımız üzere bu
tasarım en iyi yüzey/hacim oranını ve soğutma sisteminden ısı
çekilimini limitlemek için zorunlu olan en kısa egsoz subap açılma
zamanlamasını sağlar. Bu yanma odasında bujinin ortada bulunması,
harika bir oktan toleransını beraberinde getirir. Subaplardaki küçük
sıkıştırma plakaları, artık gazın buji üzerinden atılmasını ve yanmanın
daha hızlı gerçekleşmesini sağlar. Diğer bir avantajı da, emme ve egsoz
subapları arasındaki mesafeden dolayı ısı transferinin mümkün olan en
az şekilde yapılabilmesidir.
Kama Tip Yanma Odası
Kama tip yanma odalarında silindir kapağında kama şeklinde bir hazne
bulunmaktadır. Bu tip yanma odalarının yapısı da basit olduğu için
silindir kapağı daha küçüktür. Yıllar boyunca en çok kullanılmış yanma
odası türüdür. Küvet tip yanma odasına benzer. Emme subapları odanın
eğimli şeklinde dizayn edilmiş çatı kısmına yerleştirilmiştir.
Subapların genel olarak konumu yine eğimlidir. Buji odanın kalın
kısmına subapların tam ortasına yerleştirilmiştir. Odanın sivri-dik
kenarının görevi, yakıt+hava karışımının yönünü değiştirmek ve bu
karışıma silindir ekseninde ve aşağıya doğru spiral bir yol
izletmektir. Sıkıştırma kursu boyunca karışım ölü hacim içerisinde dar
kısma doğru sıkışıp inceden kalına doğru genişleyen oda duvarlarında
sert şekilde itilmeye maruz kalır. Bu da güç oluşumuna olumlu katkı
sağlayarak hareketin daha kolay gerçekleşmesine olanak verir.
Küvet Tip Yanma Odası
Yanma odasının yapısı basit olduğu için silindir kapağı ve supap
mekanizmasının yapısı, diğer yanma odalarının kullanıldığı silindir
kapaklarına göre daha küçük ve basittir. Ancak bu tip yanma odaları
büyük çaplı supaplara uygun değildir. Bu tasarım kama tip veya
yarı-küresel tip yanma odalarına pek benzememektedir. Üretici
firmaların kullandığı değişik formlarda çeşitleri vardır. Bazı
dizaynlarda yanma odası neredeyse oval şekildedir, yeni ve daha verimli
olanı ise kalp-şekli olarak adlandırılan tasarımdır. Burada silindir
kafasının tepesi ile örtüşen piston kafası söz konusudur ve bu odanın
iki sıkıştırma alanına ayrılmasına neden olur. Bu alanların boyutları
birbirinden farklıdır. Büyük olan tarafta buji ve emme subabı bulunur.
Asıl sıkıştırırmanın olduğu bölgenin karşı tarafı konik bir şekildedir
yani kama tipinde olduğu gibi dik bir duvar söz konusu değildir.
Bujinin konumu egsoz subabına ve orta kısma doğru mümkün olduğunca
yakındır. Subaplar arasındaki az mesafe ise, hacimsel verimi ve oktan
toleransını sınırlamaktadır.
Bu tasarımların hepsini düşündüğümüzde birtakım avantaj ve
dezavantajların olduğunu görüyoruz. Mühendisler yıllar boyunca en ideal
tasarımı bulmak için çalışmışlar ve çalışmaya devam etmektedir. En kötü
yanma odasında dahi, duvarlarda ve yüzeylerde yapılan bir takım
yumuatmalarla sıkıştırmayı artırmak, yanma hızını yükseltmek gibi
özellikler kazandırılabilir veya bujinin konumu değiştirerek ve piston
kafasında ufak değişiklikler yaparak yanma iyileştirilebilir. Günümüzde
bu ufak tasarım hilelerinin etkisi oldukça azaltılmıştır ve artık çok
daha iyi yanma odalarının standart olarak tasarlandığı unutulmamalıdır.
En Çok Kullanılan Piston Başları

|