Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Ders Alınası 3 Hikaye HAYIRLI CUMALAR

Nereden Yazdırıldığı: Peugeot Turkey Fan Club
Kategori: PEUGEOT TURKEY FAN CLUB GENEL
Forum Adı: Sohbet \ Muhabbet
Forum Tanımlaması: Sohbet ve Muhabbet alanı. Araç sorunları haricinde ki tüm konuları bu başlıkta paylaşabilirsiniz.
URL: https://forum.peugeotturkey.com/forum_posts.asp?TID=15308
Tarih: 20 Haziran 2025 Saat 08:00
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 12.07 - http://www.webwizforums.com


Konu: Ders Alınası 3 Hikaye HAYIRLI CUMALAR
Mesajı Yazan: Guests
Konu: Ders Alınası 3 Hikaye HAYIRLI CUMALAR
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 11:19

İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler.Berber adamın kulağına fısıldar:
var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi..."
Berber
çocuğa seslenir: "Ali, buraya gel!".
Bunun üzerine çocuk sakince dükkana
girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi"
diye fısıldar ve bir elinde beş yüz bin, diğer elinde beş milyonluk bir banknot olduğu halde çocuğa
sorar: "Hangisini istiyorsan alabilirsin?" Çocuk dalgın dalgın bir beş yüz bine bir de beş milyona bakar ve sonunda beş yüz binlik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber işadamına döner ve gülerek: "Gördün mü? Sana söylemiştim." der.Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden beş milyonluk değil de, beş yüz binlik banknotu aldığını sorar.Çocuk
hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir : 
Eğer beş milyonluğu alırsam oyun biter!"

Allah'ın bile insanlar hakkındaki

hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra

verdiğine inanırken...

Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek,

iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!

 

 

 

 

 

http://img.blogcu.com/uploads/nilss_miscellaneous_590.gif" rel="nofollow"> Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin
durumu içler acısıydı.

Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice
çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hâkim tok
sesiyle, yaşlı kadına: "Anlat teyze, neden bosanmak istiyorsun?"
Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra kısılmış sesiyle
konuşmaya basladı:
"Bu adam 50 yıldır bezdirdi beni hayattan..."

Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme
salonunda.
Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:
"Bizim bir sedef çiçegi vardı, çok sevdiğim. O bilmez.
50 yıl önceydi, o çiçeği bana verdiği çiçekler arasından
kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm.
Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek
kurumaya basladı. O zaman adak adadım. 

http://img.blogcu.com/uploads/nilss_miscellaneous_590.gif" rel="nofollow"> Her gece güneş doğmadan önce,

 bir tas suyla

sulayacağım onu diye. 50 yıl oldu, bu adam
bir gece kalkıp bir kere de bu çiçegi ben sulayayım
demedi. Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim.
Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim.
Ondan hiçbir sey görmedim. Bir kerecik olsun,
benim bildiğim görevlerden birisini
yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."

Yaşlı adam bastonla zor yürüdügü kürsüye,
o ana kadar suçlanmış olmanın
utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime
yöneldi. Tane tane konustu: >"Askerligimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım.
O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için
emeklerimi verdim.
Esimi de orada tanıdım. Sedefleri de. Ona en güzel
çiçeklerden buketler verdim. Ilk evlendigimiz günlerin
birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu doktora 
götürdüm. Doktor çok uzun süre uyanmadan yatarsa,
boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu
bölüp uyansın, gezinsin dedi.
O doktoru pek dinlemedi. Lafım geçmedi. O günlerde,
tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu.
Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer",
dedim. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım
ve onu seyrettim. O sevdigim kadını,
yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece,
o çiçek ben oldum sanki." dedi adam.
"Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu
bosalttım. Sedef, gece sulanmayı sevmez, hâkim bey. "


http://img.blogcu.com/uploads/nilss_miscellaneous_590.gif" rel="nofollow"> Bazen her sey

 bizim bildiğimiz gibi değildiR http://img.blogcu.com/uploads/nilss_miscellaneous_590.gif" rel="nofollow">

 

 

 

 

 

Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir
şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti. 

Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu : Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu???

Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi. Lütfen, amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı. Çocuk, gözlerinden 
süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti. abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum.

Çocuğun şimdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım edebilir misiniz?
Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır. 

Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli
yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı. Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun
ardından bakakaldı. Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi.

Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi. Oradaki izi, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı : 

Hiçbir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme. Tanrı ruhumuza
fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır.

 

Fısıltıyı dinle veya taşı bekle. 



Cevaplar:
Mesajı Yazan: metin
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 11:58
Alkış ellerine sağlık, gerçekten çok güzel şeyler.

-------------
Akıllı insanlar yeni fikirleri tartışırlar.
Normal insanlar sonuçları tartışırlar.
Küçük insanlarsa başka insanları tartışırlar...


Mesajı Yazan: sarikulce
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 12:12
AlkışAlkışAlkış

-------------
306 XR lpg 34 E 6204
532 402 28 47
__Coşkun SARIKÜLÇE__


Mesajı Yazan: Guests
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 12:24
Çok güzel bir paylaşım. Teşekkürler.


Mesajı Yazan: Guests
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 12:31
paylaşım için teşekkürlerAlkış


Mesajı Yazan: Burak07
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 12:34
hepsi birbirinden güzel hikayeler çok güzel emeğinize klavyenize sağlık :)


-------------
1999 Model Peugeot 106 XR (öğrenci uçağı)
1.4 Benzinli
Liseli 0Rh+      Alanya/Antalya 0538 945 18 95    "07"


Mesajı Yazan: Guests
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 12:38
ellerine saglık gercekten okurken tuylerım dıken dıken oldu bunu okuyan bır cok kısıye unuttumuz seylerı su hayırlı cıma gunu hatırlattın Allah razı olsun tekrar...


Mesajı Yazan: Guests
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 14:10
çok güzel bende duygulandım şimdiAlkış


Mesajı Yazan: soldiermertefe
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 14:40
güzel kıssalar tabi bilene paylaşım için teşekkürler.

-------------
2008 206 sedan comfort


Mesajı Yazan: murat deniz
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 21:34
çok güzel nasihatler. paylaşım için teşekkürler.. bir hikayede ben paylaşmak isterim. şöyle ki;
Hikâyeyi bilirsiniz...

Adam yeni aldığı kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş... Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline aynı çekiçle vurmaya başlamış... Biraz sakinleşince, oğlunu hemen hastaneye götürmüş... Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da, elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış!

Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle,

- “Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm.” demiş ve ardından da babasına şu soruyu sormuş: “Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?”

- "..."

Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş...

***


-------------
2004 PEUGEOT 206 x-linE 1.4 75 bg benzin / Ariane 15" jant + 185 55 15 goodyear efficientgrip   0 RH +
kara böcükk :)


Mesajı Yazan: mdincer34
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 22:05

güzel hikayeler. böyle hikayeleri yaşamadan , dinleyerek ve anlayarak ders almak nasip olsun.



-------------
2005 407 2.0 comfort hdi otomatik / 136 hp


Mesajı Yazan: oguzhan29
Mesaj Tarihi: 03 Haziran 2011 Saat 23:28
kardeşim yazıalrın çok harikaydı beni çok duygulandırdı bu şekilde mesajlar beklerim tüm arkadaşlardan 

-------------
PEUGEOT 206 SW HDİ X-LİNE(GRİ)2004 model


Mesajı Yazan: CihanHançerli
Mesaj Tarihi: 04 Haziran 2011 Saat 00:02
elinize sağlık çok güzeldi yazılar 


Mesajı Yazan: ose
Mesaj Tarihi: 04 Haziran 2011 Saat 02:43
Walla duygulanmamak elde değil verdiği dersler müthiş. Ellerinize sağlık.


Mesajı Yazan: gokayy
Mesaj Tarihi: 04 Haziran 2011 Saat 03:01

Ellerinize sağlık gerçekten cok güzel yazılar.

http://img833.imageshack.us/img833/2075/ibretalindi.gif" rel="nofollow - http://img833.imageshack.us/img833/2075/ibretalindi.gif



-------------
Peugeot 1998 106 1.4 XR
Gökay ÜNAN
Küçükyalı / İSTANBUL
0536 298 53 70
Senin Külüstürün, Başkasının Mercedes inden İyidir...AlbaYDemircaN
[o.o]
/)__)
-"--"-


Mesajı Yazan: Guests
Mesaj Tarihi: 04 Haziran 2011 Saat 04:03
TÜM ANNE & BABA VE ADAYI DOSTLARA ....

Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.
Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu.
Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti. Üzerinde  -Babama-  yazıyordu.
Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu:
Sevgili baba;
Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum.
Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim.
Gerçek tutku ve aşkı ben Joanla buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam...
Bunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleriGencMekanderisine işlettiği dövmeleriGencMekan kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız ve tabi benden çok büyük olması da bir sorundu.
Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk...
Baba Joan hamile!
Joanın dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadar da yakacağı var. Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor.
Joan benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar kimseye zarar vermez.
Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede ihtiyacımız olan kokain ve ekstaziye ulaşacağız.
Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDSin çaresi bulunsun ve Joan sağlığına kavuşsun diye.. O kesinlikle iyileşmeyi hakediyor.

Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın çaresine bakabilirim.
Eminim birgün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyacakGencMekan seveceksin



Oğlun Aytekin.



NOT: BabaGencMekan yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben Mehmet'lerdeyim. Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim.

:)
Alıntıdır.


Mesajı Yazan: Guests
Mesaj Tarihi: 04 Haziran 2011 Saat 04:12
BEYİNDEKİ ZEHİR

Uzun yillar once Çinde Li-Li adli bir kiz evlenir ve ayni evde kocasi ve kaynanasi ile birlikte yasamaya baslar.Lakin kisa bir sure sonra kayinvaldesi ile gecinilmenin cok zor oldugunu anlar.
Ikisininde kisiligi tamamen farklidir buda onlarin sik sik kavga ediptartismalarina yol acar.Bu Çin geleneklerine gore hos bir davranis degildir ve cevrenin
oldukca tepkisini alir. Birkac ay sonra bitmez tukenmez gelin kaynana
kavgalarindan ev onun ve annesi ile karisi arasinda kalan esi icinde cehennem haline gelmistir. Artik birseyler yapmak gerektigine inanan genckiz dogru babasinin eski bir arkadasi olan baharatciya kosar ve
derdini anlatir. Yasli adam ona bitkilerden yaptigi bir ekstre hazirlar ve bunu 3 ay boyunca hergun azar azar kaynanasi icin yaptigi yemeklerin icine koymasini soyler. Zehir az az verilecek GencMekan boylece onu gelininin
oldurdugu belli olmayacaktir.Yasli adam genc kiza kimsenin ve esinin suphelenmemesi icin kaynanasina cok iyi davranmasini ona en guzel yemekleri yapmasini soyler.Sevinc icinde eve donen Li-Li yasli adamin dediklerini aynen uygular.
Hergun en guzel yemekleri yapiyor.Kaynanasinin tabagina azar azar zehiridamlatiyordu.
Kimseler şüphelenmesin diyede ona cok iyi davraniyordu.Bir sure sonra kayinvaldeside cok degismisti ve ona kendi kizi gibi davraniyordu.Evde artik baris ruzgarlari esiyordu.Genc kiz kendisini agir bir yuk altinda hissetti Yaptiklarindan pisman bir vaziyette baharatci dukkaninin yolunu tuttu ve yasli adama su ana kadar kaynanasina verdigi zehirleri onun kanindan temizleyecek bir iksir icin yalvardiGencMekan Yasli kadinin olmesini artik istemiyordu.Yasli adam yasli gozlerle karsisinda konusup duran Li-Li ye bakti ve kahkahalarla gulmeye basladi Sevgili Li-Li dediGencMekan

sana verdiklerim sadece vitaminlerdi.Olsa olsa kayinvaldeni sadece dahada guclendirdin hepsi bundan ibaret.Gercek zehir ise senin beyninde olandi.Sen ona iyi davrandikca oda dagildi ve yerini sevgiye birakti boylece siz gercek bir ana kiz oldunuz " dedi...

Kissadan Hisse:

Eski bir Cin atasozu soyle der ;

"Gul veren elde gul kokusu kalir.Sevilen insan sevgisini insanlara veren insandir." ...


Alıntıdır. http://www.gencmekan.com/yasanmis-gercek-hayat-hikayeleri/2736-siir-degil-ama-guzel-bir-hikaye.html#ixzz1OGW2pQS7" rel="nofollow -


Mesajı Yazan: Guests
Mesaj Tarihi: 04 Haziran 2011 Saat 04:25
KAHVE TANELERİ

Baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş. "Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş.
Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur" demiş çekine çekine. BabaGencMekan ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuşGencMekan hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış.
"ŞimdiGencMekan istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana" demiş oğluna.
Sırasıyla havuçGencMekan yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş...
Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına.
Adam iki havucu birinci kabaGencMekan iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş.
Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış.
Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu.
Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçlarıGencMekan yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş.
Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne görüyorsun?"
Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış."Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış. Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış. Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyorGencMekan başta neyseler sonunda da öyleler.. "
Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş: "Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır. Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirlerGencMekan eskitirlerGencMekan pörsütürler.
Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler deGencMekan şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlarGencMekan birbirlerinden uzaklaşırlar. Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte iseGencMekan şartlar ne olursa olsunGencMekan eşler tıpkı şu kahve taneleri gibiGencMekan birbirlerinin yanında kalırlarGencMekan kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibiGencMekan onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.
Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu. "Asıl ders bu değil!" dedi baba. Oğlunun elinden tuttuGencMekan ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi.

"Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... İkisinde de bir tat yok "
Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı.
"İçmek istersin herhalde" dedi.
Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü. "Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibiGencMekan temiz ve huzur verici.
Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi...
Çünkü onlar birbirlerini harcamayarakGencMekan birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarınıGencMekan kokularını ve renklerini katmayı başarırlar."
Kahve taneleri gibi olabileceğiniz bir yaşam geçirmeniz dileklerimizle…

Alıntıdır.


Mesajı Yazan: Haksen016
Mesaj Tarihi: 04 Haziran 2011 Saat 08:00
tşk. ellerinize sağlık.

-------------
2006 Peugeot 307 XT Triptonik

1973 - Bursa



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Forum Software by Web Wiz Forums® version 12.07 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2018 Web Wiz Ltd. - https://www.webwiz.net