|
Top.Yzb. Mustafa Ertuğrul AKER |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
Guests
MISAFIR |
Mesaj Seçenekleri
Teşekkür(0)
Gönderim Zamanı: 10 Ocak 2014 Saat 22:20 |
Dünya askeri tarihinde ilk defa olarak bir uçak gemisi batıran Türk subayıdır. Resmi kayıtlara göre 1. dünya savaşında aralarında kruvazör, zırhlı, hücumbot, uçak gemisi gibi irili ufaklı 200 civarı düşman tekne ve gemisini batırmıştır. Mustafa Kemal bir gün Antalya da kendisini ziyaret ettiğinde 'bunları yaz, bunlar unutulur gider'' demiş. O da kendisi ressam olduğu için hem anılarını kaleme almış hem de İngiliz uçak gemisi Ben My Chree nin batırılışını ve sulara gömülüş halinin sulu boya resimlerini yapmıştır. İngiliz ve Fransız askeri kayıtlarınca da doğrulanan bu muhteşem anılarını yazdığında ''bu benim odamdan asla dışarı çıkmayacak'' demiştir. Kemer limanının açıklarında otuz metre derinlikte yatan Birinci Dünya Savaşı'ndan kalan batık herkesi çok şaşırtmıştı. 1995 yılında bulunan bu batık buharlı bir savaş gemisine aitti. Ancak kimse hangi gemi olduğunu anlayamamıştı. Haber duyulunca tüm dünyadan araştırmacılar geldi, batığa daldı. Fakat herkesin kafası karışıktı. İngilizler, Amerikalılar, Fransızlar... Kimse geminin sırrını çözemiyordu. Talih yedi yıl sonra 1 Ocak 2002 günü Suna Kıraç müzesinde Likya kentleri üzerine araştırma yapan Mustafa Aydemir'in yüzüne güldü. Dr. Burhanettin Onat imzalı "Bir Zamanlar Antalya" isimli kitapta Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul ve onun batırdığı Paris isimli savaş gemisiyle karşılaştı. Onat "Savaş yıllarıydı, Böyle bir zamanda bir adam geldi, dört topu ve yüreğiyle düşmanı duman etti gitti. Paris'i ve Alexandra'yı batırdı" diyordu. Araştırmacı Mustafa Aydemir işin peşini bırakmadı. Önce Burhan Onat'ın kızını buldu ve batığın asıl adının Paris II olduğunu öğrendi. Ardından Mustafa Ertuğrul'un ailesine bir araştırmacı için hazine değerinde olan anılarına ulaştı. Hemen hiçbir yerde kaynağı olmayan, hatta Genelkurmay arşivlerinde bile izine rastlanamayan Akdeniz'deki deniz savaşına ilişkin ilk kez gün yüzü gören bilgileri elde etti. Yüzbaşı, günü gününe notlar almış, savaşın ayrıntılarını haritalara işlemişti. Mustafa Ertuğrul Bey efsanevi bir Osmanlı zabitiydi. Tıpkı Kemal Tahir'in Yorgun Savaşçı'sının kahramanı, Cehennem Topçu Yüzbaşı Cemil gibi... Ünü sadece Osmanlı ordusunda değil düşman askerleri arasında da yayılmıştı. Peki. kimdi bu Mustafa Ertuğrul ? Neler yapmıştı ? Neden hakkında çok fazla bilgi yoktu ? 1892’de Girit Hanya’da doğan Mustafa Ertuğrul, 1912 yılında Harp Okulunu topçu subayı olarak bitirmiştir. Çanakkale Savaşı’nda, Anzak Koyuna çıkan ANZAC kolordusuna ilk taarruzu yapan yarbay Şefik Aker in kumanda ettiği kahraman 27. Alay’da savaşarak Osmanlı ve Alman madalyalarıyla ödüllendirilir. Daha sonra Galiçya cephesinde görevlendirilir. 1. Dünya savaşı nın en sıcak günleri olan o dönemde resmen İtalya'ya bağlı olan Meis adası İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin denetimindeydi. önemi olan Meis adasının işgal ve tahkimine Çanakkale'de 5'inci orduya komuta eden Alman General Liman Von Sanders in çok gizli emriyle karar verildi. Çünkü Meis adasındaki itilaf devletlerinin gemileri bu adayı bir transit liman olarak kullanıyor ve özellikle fransız gemileri tüm sahil kasabalarımızı, un fabrikalarımızı ve hatta sivilleri hedef alıyordu. Bunun üzerine Mustafa Ertuğrul 4 adet 7,7'lik Alman yapımı Erhard dağ topu olan küçük bir batarya ile Aydın dan Kaş a intikal ettirildi. Meis adası limanının tam karşısındaki buruna 4 sahra topundan oluşan mütevazi bataryasını, tam 2 ay boyunca dağları aşarak, gülleleri sırtlarında taşıyarak getirirler. İlk başlarda hedef adanın alınmasıydı ancak cephedeki imkansızlıklardan dolayı sonradan Meis adasında demirli bulunan savaş ve erzak gemilerinin imha ve tacizine karar verildi. HMS BEN MY CHREE İlk hedef olarak, yolcu gemisinden uçak gemisine dönüştürülmüş olan, 120 metre boyunda, saatte 24,5 mil hız yapan ve 6 deniz uçağı taşıyan İngiliz bandıralı HMS Ben My Chree 'dir. 27 ARALIK 1916 Saat: 13:00 “Türk askeri cenge hazırlanıyordu. Biraz sonra kopacak kıyametin heyecanı ile benim de yüreğim çarparken; gözüm batarya dürbününün adesesinde, düşmanı seyrediyordum. Meis, güzel bir pazar gününün neşeli havası içinde tatilin zevkini sürüyordu… Bizim taraftaki harekât ve gürültü gittikçe sükûn buldu. Herkesin kulağı, bir ağızdan çıkacak keskin bir kumandayı bekliyor. Ateeeş… Nihayet saat 13.25’te aylardan beri karşısındaki yabancı çığlıklara dişini sıkıp susan dört ağız birden alev kusmaya başladı…” (Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul) ‘‘İlk grubun bir mermisi gemiye isabet etti. Müteakip grubun üç mermisi birden geminin kıç tarafındaki küçük tayyare hangarına isabet ederek müthiş bir yangın yaptı. Benzin deposuna isabet ettiğini sonradan öğrendiğimiz mermilerimizden çıkan yangın o derece çabuk büyüdü ki gemi baş toplarını bize çevirdiği halde ateş etmeye imkân bulamadı. Mürettebatın bir çoğunun denize atlayarak kaçtıkları görülüyordu. Koca gemi karşımızda homurdanarak yanıyor, yavaş yavaş yaralı başını denize sokuyordu. 36 dakika süren fasılalı ateşimiz karşısında fazla dayanamayan Ben-My-Chree baş tarafından denize gömüldü.’’ (Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul) İngilizlerin hayaline bile gelmeyecek bir iş yapar Mustafa Ertuğrul. Tam 4 adet cılız topun ateşiyle İngiliz uçak gemisi HMS Ben My Chree 36 dakikada sulara gömülür. Burunda, Ben My Chree’nin limana girmesini sessizce bekleyen 30 kadar Türk askeri, dünya savaş tarihine bir uçak gemisini batıran ilk birlik olarak kayda geçerler. Mustafa Ertuğrul ve komutasındaki topçu bataryası, o gün Meis Limanı’na demirli uçak gemisi Ben My Chree’nin dışında, 200’e yakın yelkenli gemi ve sandalı batırır. PARIS II Müttefik deniz kuvvetleri, Akdeniz’deki en önemli silahlarından birinden olduğu için öfkelidir. Türk kıyıları sürekli denetim altında tutulur; motorlar, kayıklar batırılır, yerleşim birimleri zaman zaman bombardıman edilir. Sabrı taşan Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, yaptığı yeni bir planı 135. Alay komutanı Alman yarbayına kabul ettirmeye çalışır; “Müsaade ederseniz, bataryamla, bir gece ansızın Antalya’yı terk ederek meçhul bir istikamete gidiyormuş gibi yapıp, Ağva Koyu’na ( şimdiki adıyla Antalya nın Kemer ilçesi) gideyim. Limana hâkim buruna bataryamı yerleştireyim. Emrime verilecek bir yelkenli ile bu gemiyi limana sokup avlamaya çalışayım.” (Topçu mülazım Mustafa Ertuğrul) Plan basittir. Bölgenin zorlu coğrafyası ve yol yokluğundan ötürü, Türklerin askerlere kumanyalarını yelkenli teknelerle dağıtmak zorunda olduğunu Fransızlar bilmektedirler. Fransız savaş gemileri, bu yelkenlileri sık sık yakalamakta ve kumanyaya el koyup Türk askerlerinin aç kalmalarına neden olmaktadır. 13 ARALIK 1917 Fransızlara kovalamaktan zevk duyacakları bir yelkenli gönderir Mustafa Ertuğrul. Faaliyet raporuna yeni bir “başarı” olarak geçecek bu basit avı, Fransız kruvazörü Paris II ve Alexandra, Ağva Koyu’nun içine dek izler. Girmesiyle de, bir hafta önce koya egemen bir noktaya yerleşmiş olan Mustafa Ertuğrul’un bataryası “ateş” komutuyla saldırıya geçer! Paris II, sadece 18 dakikada denize gömülür. Alexandra ise kendini son anda kurtarır. Düşman donanması içinde artık efsaneleşmeye başlayan Mustafa Ertuğrul bataryası, 145 atımdan 110’unu gemiye isabet ettirecek kadar ustadır. Mustafa Ertuğrul batan gemideki düşman efradının kurtarılması gerektiğine karar verir. Geminin yaralı askerleri, Türk askerleri tarafından kıyıya taşınır, köylüler gömleklerini yırtarak yaralılara sargı bezi yaparlar. Esirler arasında bulunan Türk dostu olması ile ünlü yazar Pierre Loti’nin yeğeni Yüzbaşı Rolen de bu durum karşısında “Gıyaben sevdiğim bu asil milletle şimdi tam karşı karşıyayım. Sizlere nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum” der… Mustafa Ertuğrul batan gemideki düşman efradının kurtarılması gerektiğine karar verir. Geminin yaralı askerleri, Türk askerleri tarafından kıyıya taşınır, köylüler gömleklerini yırtarak yaralılara sargı bezi yaparlar. Esirler arasında bulunan Türk dostu olması ile ünlü yazar Pierre Loti’nin yeğeni Yüzbaşı Rolen de bu durum karşısında “Gıyaben sevdiğim bu asil milletle şimdi tam karşı karşıyayım. Sizlere nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum” der… "... Esirlerin içinde gemi süvarisi bahriye erkan-ı harp teğmeni ve Fransa'nın tanınmış muharrirlerinden Rolen ve sevdiği köpeği Mastik de vardı. Sahile çıkan esirler bitkin bir halde olup, 13’ü yaralı idi. Yaralıların ihtimamla yaraları sarılarak köye nakledildi. Azami şefkat ve merhamet karşısında şaşıran bu zavallılar yüzlerimize tuhaf tuhaf bakıyorlar, içlerinde bulundukları sıcak muhite inanamıyorlardı. Yaralarını sarmak için malzememiz ve bilhassa sargı paketlerimiz yoktu. Bu bedbahtların yarasını sarmak için bataryam kahramanlarından bazıları, sanki kendilerini öğretilmiş gibi üst gömleklerini çıkarıp parçaladılar, onların yaralarını sardılar. Bazıları kaputlarını, bazıları ceketlerini çıkarıp, çıplak olan Fransız neferlerine giydirdiler. Büyük Türk neferinin gösterdiği bu ulvi cenap karşısında mütehassis olan esirler ağlayarak neferlerimizin boynuna sarılıyor, yüzlerini gözlerini öpüyordu." (Topçu mülazım Mustafa Ertuğrul) Vurduğu gemiden kurtulan personele kendi askerlerinin temiz esvaplarını giydiren, yaralarını saran onları Antalya’da tedavi ettiren ve onlara insanlık dersi veren Mustafa Ertuğrul’un attığı bir top Paris II gemisindeki fransız bayrağına isabet ettiği için gemiden kurtulan fransız kaptandan özür dileyen anlayışa sahip bir kahramandı... ALEXANDRA Paris II’yi kaybeden Fransızlar, Türk kıyılarında adeta intikam fırtınası estirirler. Kıyıdaki yerleşim birimleri Alexandra tarafından durmadan bombardıman edilir. Uçak gemisi Ben My Chree’nin ardından koskoca Paris II kruvazörünün de bir “dağ bataryası” ile batırılması, Müttefiklerin kıyılardan uzaklaşarak açıktan seyretmeye, top menzili dışına kaçmasına neden olmuştur. Çünkü İngiliz ve Fransız donanması raporları, Türk kıyılarındaki “çılgın bir Türk bataryası”ndan bahsetmektedir artık. Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, menzil dışında seyreden, Paris II’yi batırdığı bombardıman sırasında elinden kaçırdığı Alexandra adlı savaş gemisi için dahiyane bir tuzak kurar. ALEXANDRA “Herhangi bir yelkenlinin kaburgasını kaplayan iç tahtaları sökülerek, mümkün mertebe fazla miktarda dinamit kaburga aralarına döşenecek, tam merkezine de bir top fünyesi yerleştirilecek. Fünye halkası bir telle portakal sandıklarından birisinin altına bağlanıp, kaburgalar tekrar çakılarak düzen hazırlanacaktı. Birbirine bağlı sandıklar mutlaka bir vinç yardımıyla kaldırılacaktı ki, fünye dinamiti ateşleyip geminin batırılmasını sağlayacaktık.” (Topçu mülazım Mustafa Ertuğrul) 8 MART 1918 Yelkenli sahilden 3 kilometre açığa konmuş, 8 Mart sabahı Aleksandra'nın ortaya çıkışıyla plan da işlemeye başlamıştı. Fransızlar portakal sandıkları ile dolu bir tekneyi ele geçirdikleri için mutludurlar. Önce tekneden uzaklaşan Aleksandra daha sonra geri gelmiş gemiden bir bahriyeli yüzerek yelkenliye çıkıp, gemiyi kontrol etmişti. Bahriyeli şüpheli bir durum olmadığını işaret edince yelkenli gemiye bağlanır. Ama yinede emin olamayan gemi kaptanı, portakalların zehirli olabileceği ihtimaline karşı birkaç portakalı gemi doktoruna kontrol ettirir. Portakallarda herhangi sakınca olmadığına hükmeden Alexandra nın kaptanı, tüm portakalları kendi gemisine aktarılması talimatını verir. Gemi açıldıktan sonra portakal sandıkları vinçle gemiye alınmaya başladı. Son sandıkla siyah bir duman bulutu ortaya çıktı. Geminin gövdesinde büyük bir delik açılmıştı ve hayatta kalanlar filikalarla kurtulmaya uğraşıyorlardı. Gemi yan yatarak kısa sürede batmıştı. Dünya Savaşı bittiğinde, Mondros Mütarekesi gereğince, işgal edilen Anadolu topraklarında, tüm silah ve cephaneye el konuldu. Topların kamaları söküldü. O tarihlerde Aydın bölgesindeki birlikleri denetlemekle görevlendirilen Ben My Chree’nin eski komutanı Charles R. Samson; “Gösterdiği kahramanlıktan dolayı bu batarya toplarının kamalarını sökmek askeri şerefe aykırıdır” diyerek, Mustafa Ertuğrul’un bataryasına dokunmaz! Birinci Dünya Savaşı sonrasında kamaları sökülmeyen bu dört sahra topundan oluşan batarya, Kurtuluş Savaşı’na katılan ilk topçu birliğidir. Mustafa Ertuğrul Kurtuluş Savaşı'nda da önemli yararlıklar gösterdi. Aydın cephesine gidip Demirci Efe ile birlikte eşkıya güçlerinin milli güçlere kazandırılmasını örgütledi. Savaşta yaralandıktan sonra Antalya ya döner. Çok sevdiği komutanı Şefik Aker in kızıyla evlenir ve onun soyadını alır. Bir süre Chp Antalya İl Başkanlığı nı yapar. Başkanlıktan sonra sakin bir hayatı tercih eder ve Atatürk ün bizzat kendisini evinde ziyaret ettikten sonra onun isteği üzerine anılarını kaleme alır ve gemilerin batırılışını krokiler. Atatürk'ün kendisini evinde ziyaret etmesi ve son derece sevmesine karşın, Ata'ya olan manevi yakınlığını, Cumhuriyet'in ilk kuşağındaki kimi çakallar gibi istismar etmemiştir. İstese vali, mebus hatta bakan olması işten bile değildi. Gazi'nin sofralarında yalınayak tepsi taşıyan nice ciğersiz sonradan ne mevkiler elde ederken, Mustafa Ertuğrul tarihi kişiliğiyle yetindi, yaptıklarına ihanet etmedi. Mustafa Ertuğrul AKER savaştan sonra yerleştiği Antalya da 1961 tarihinde vefat etti. Öldüğünde askeri tören düzenlendi. Mezarı Antalya Andızlı mezarlığındadır. 2007 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Atatürk Parkında anısına bir heykel dikilmiştir. Mütevazi Kabri,mezarlık girişinin sag tarafında takriben 40 m. ilerde duvar dibinde bulunmaktadır. Düzenleyen SerKan1923 - 10 Ocak 2014 Saat 22:21 |
|
Guests
MISAFIR |
Mesaj Seçenekleri
Teşekkür(0)
|
Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul AKER'i, Uçmağa Varışının 53'üncü Yılında Bir Kez Daha Saygı ve Şükranla Anıyoruz!
Tin'i, Şad Olsun! TANRI Günahlarını Affetsin! Ey TÜRK! Üstte Mavi Gök Çökmedikçe! Altta Yağız Yer Delinmedikçe! Senin İlini ve Töreni Kim Bozabilir! Titre ve Kendine Dön! Güçlü Bir Türk Ordusu, Güçlü Bir Türk Dünyası Demektir! Güçlü Bir Türk Dünyası, Huzurlu Bir Dünya Demektir! Bütün Turan Türk Yurdu, Bütün Türkler Bir Ordu! Türk Yurdu Var Olsun! Türk Irk'ı, Sağolsun! TANRI TÜRK'Ü, KORUSUN! |
|
Yanıt Yaz | |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |